Sanat Dünyası 1960’lı yılların sonlarında Kavramsal Sanat anlayışıyla sarsılıyordu. 1960'ların başında ilk olarak Henry Flynt bir Fluxus yayınında kavram sanatı’ndan bahsetmiş, daha sonra, Joseph Kosuth ve Art&Language grubu ‘kavramsal’ terimini farklı anlamlarda kullanmışlardır. 1970'lerden itibaren ise sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır.
Kavramsalcı yaklaşım, sanatın demokratikleşerek yaygınlaştığı günümüzde, insanın kendini ifade etme yollarını gösterirken profesyonel sanatçının tekelinden çıkar. Burada fikir nesnenin önüne geçmektedir. Eser ise, alışılmış biçimsel tanımlamaların veya ifadelerin çok dışındadır.
Her tür malzeme ve biçimle üretilebilen Kavramsal Sanat’da öncelik kavramdadır ve metin (anlatı) ile de yakından bağlantılıdır. Bu ekol, 1960'lardan itibaren özellikle Performans Sanatı, Arazi Sanatı, Arte Povera çalışmalarını yaygınlaştırmıştır. Bazı Kavramsal Sanat eserleri, atık, buluntu nesneler, karalamalar, yazılı ifadeler veya kılavuzlardan oluştuğu gibi fotoğraf, film ve video da kullanılan gereçler arasındadır. Temel olarak 1960 ve 70'lere ait bir akım olmasına rağmen hala etkisi büyüktür.
Aslında o dönemde, bu kavramın sanattaki önemi yeni değildi. Sanatın “maddesizleştirilmesi” kavramsal sanatın ortaya çıkışından önceki pek çok manifestoda çok açık olmasa da yer almıştı. Marcel Duchamp gibi “resmin fizik görünüşünü terk etmek gerektiğine ve düşüncenin yapıttan üstün olduğuna inanan sanatçılar tarafından öncelikle benimseniyordu.
l965’lerden sonra çok sayıda sanatçı, yapıtın gerçekleştirilmesi üzerinde değil ama daha çok sanatın kendisi —anlamı, amacı— üzerinde düşüncelerini yoğunlaştırdılar. Kavramsal Sanat aynı yıllarda etkin olan Antiform, Land Art, Postminimalism gibi sanatı anlam ve amaç açısından sorgulayarak, geleneksel sanatın sınırlarını zorlayan ve genişleten avant-garde bir akım olarak yerleşti.
Sanatçılar, galericiler, sergi kuratörleri, koleksiyoncular ve seyirci arasındaki ilişkileri inceleyerek bu konuda düşünce geliştiren kavramsalcılar, sanat yapıtının alınıp satılmasını ve bu alandaki spekülasyonu eleştirerek sanatçının yaratıcılık statüsündeki değişikliği açıkça ortaya koymuşlardır. Bu nedenle kavramsal sanat yapıtları ticari olamamaktadır.
Değişik yapıtlarıyla kavramlar ve analizler öneren bu sanatçılar, seyirciyi bunları anlamaya, çözmeye, kendi düşüncesiyle tamamlamaya çağırırlar. Nesnenin estetik değerini önemsemeyen bir tavrın şaşırtıcı olması kaçınılmazdır. Kavramsal iş, bir program önerir, ama seyirci sanatsal bir çaba ile üretilmiş, estetik bir yapıt görmeye alışıktır. Kavramsal sanat akla seslenir, halbuki seyircinin beklediği duygusal bir katılımdır. Sanat yapıtı maddi bir varlık olarak artık ortada yoktur, kavramsal sanatçı için geleneksel sanat yapıtı yalnızca üzerinde düşünceyi taşıyan, bir ara duraktır. Oysa kavramsal anlayışta, kavram, biçim üzerinde öncelik hakkına sahiptir. Kavramsal sanatta yazının kullanımı ya da sözcüğün yazılı betimlemesi, bir düşünceyi belirtirken estetik bir boyut eklediği için birçok sanatçı tarafından tercih edilmektedir. Özde çağdaş düşünceyle bütünleşen sanatçının geleneksel sanatın sınırlarını aşma ve değiştirme çabası olarak ortaya çıkar.
İlk önemli Kavramsal örneklerden biri olan, Harald Szeemann’ın 1969'da düzenlediği 'Tutumlar Biçim Alınca' sergisi kuşaklar boyunca küratörlere örnek olmuştur. Atlantik'in iki yakasındaki kavramsal sanatçıları ilk kez bir araya getiren bu sergi birçok tarif içeriyordu. 1972’de Kavramsal Sanatın önemli sergilerinden 5. Documenta' nın küratörlüğünü yapan Szeemann , burada kurduğu tematik çerçeve ile yüksek ve alçak kültürler arasındaki algılanım ayrımını kaldırmış, muntazam asılmış resimlerin yerine ,performanslar ve deneysel filmlere yer vermişti.
Amerikalı sanatçıların öncülüğünü yaptığı Kavramsal Sanat hareketi giderek yaygınlaşarak uluslararası bir nitelik kazandı. New-York ve İngiltere’de çalışmalar gerçekleştiren “Art+Language”(Sanat+Dil) grubunun yaklaşımı kuramsaldı. 1966’dan beri J. Kosuth (1938-) A.B.D.’de, Atkinson, Baldwin, Bainbridge ve Hurrell İngiltere’de eş anlamlı ve paralellik gösteren çalışmalar gerçekleştiriyorlar, Avrupa’da ise, Becher, Darboyen, B.M.P.T. Grubu (Buren, Mosset, Parmentier, Toroni), grubu çalışmalarını sürdürüyorlardı.
Sanatın birçok dalında etkisi görülen bu eğilim, ‘‘Sanat” olgusunu geniş bir kavram olarak ele alıyor, onu sanat yapıtıyla sınırlamıyordu. Akımın 1965’te Kosuth “Üç Tabure” adlı yapıtını sergiledi. Bu yapıtta gerçek bir tabure, taburenin fotoğrafı ve tabure sözcüğünün sözlükten alınmış tanımı bulunuyordu.
Bütün sanat türleri gibi Kavram Sanatı da bize, kendi hareketlerimizin ve tepkilerimizin bilincine varmamıza yardım eder. Anlayışımız ve kavrayışımız, etkileşim içinde bulunduğumuz herhangi bir sanatsal etkinlikten aldığımız tesirlere yönelik olarak değişebilir. N.Lynton :‘‘Sanata, o rahatına alıştığımız tepkileri göstermemizi engelleyen Kavramsal Sanat, ona (sanata) yaklaşımımızda sanatı aşan şeyler üzerinde de yeniden düşünmemizi ister. Böylece alışılmış kalıpları yıkar, kendine özgü sorgulama biçiminde biz de onunla işbirliği yapmış oluruz. Öne sürdüğü fikri benimseyebiliriz; ama onu biçimlendiremeyiz, satamayız, yeniden üretemeyiz veya onu bir kağıt tutacağı gibi kullanamayız.’’ demiştir.
Gülten İmamoğlu kavramsal ifade şeklini şöyle açıklıyor: ‘‘Kavramsal sanat sadece hissedilen bir heyecanın dışa vurulmasıdır. Sanatın, ortaya konan bir işle olağan biçimde ifadesidir ve izleyicileri bu sanatı algılama kaygısından vazgeçirmeye çalışır. Kavramsal sanatta mantık aranması gerekmez. Mantık, belki sanatçının gerçek ilgisini gizlemek, belki izleyicinin işten ne anladığıyla ilgili kafasını karıştırmak, belki de—mantıklı ya da değil— paradoksal bir sonuç çıkarmak amacıyla kullanılabilir.’’
Önemli Kavramsal Sanatçı ve Gruplar: Art & Language, Beuys, Broodthaers, Burgin, Craig-Martin, Gilbert & George, Klein, Kosuth, Latham, Long, Manzoni, Smithson .
Türk sanatçılarımız arasından, çalışmaları nesne ve mekan ilişkisine dayalı, ‘Minimal Provocation’, ‘50 Yıllık Devinim’, ‘Space Fiction/Alankurgu’ isimli yapıtlarıyla, Mehmet Kavukçu’yu ve farklı malzemelerle yaptığı enstalasyonlarla Balkan Naci İslimyeli’ni örnek verebiliriz.
Günümüzün yaşam koşulları gereği kavramsal sanat’ın hız kazandığını son senelerde düzenlenen fuar, biennal ve birçok sanat etkiliğinde gerçekleştirilen değişik sanatsal imgelemleri izlemekteyiz.
2009 yılında da sanatla kalabilmek ve kavram kargaşası yaşamamak dileğiyle,